Biga Mutlu Sonlu Masaj Salonu Hizmeti
Biga Mutlu Son Masaj Salonu
Colin masasına dö nerken, Robert’in barmeni kafasını kaldırıp gü lü msedi. Mü şteriler sesin yü kseltilmesini istediler ve nakarat kulakları sağır edercesine başladığında insanın biri Biga Mutlu Son Masaj Salonu bardaki her insana yeni içki ısmarladı. Bir taraftan da, askeri bir marşı çağrıştıran keskin ritme uyarak elini kontuara vuruyordu.
Robert Colin’in yanına gelip oturdu ve plak sona erinceye dek elindeki kâğıtları incelemeyi sü rdü rdü . Mü zik dolabı sustuğunda geniş geniş sırıtarak boşalmış olan maden suyu şişesini gö sterdi. Colin başını “hayır” anlamına salladı. Robert sigara uzattı, Colin’in bunu da reddetmesi ü zerine kaşlarını çatarak kendisi bir tane yaktı ve sordu: “Buraya gelirken yolda karşılaştığımız insanlara ne dediğimi anlamış oldunız mı?” Colin anlamadığını belirtince de: “Bir kelimesini bile mi?” Hayır.
Robert derin ve birazcık da safça bir keyifle tekrar sırıttı: “her insana, benim sevgilim olduğunuzu, Caroline’ın çok kıskandığını, ondan kurtulmak için buraya içmeye geldiğimizi söyledim.”
Colin tişö rtü nü blucininin beline sokuşturmaktaydı. Ellerini saçlarında gezdirerek başını kaldırdı, gözlerini kırpıştırdı. “niçin?”
Robert gü ldü . Colin’in sesindeki dikkatli şaşkınlığı gü zelce taklit ederek, “neden? Niçin?” diye yineledi. Derken ona doğru eğilip elini onun koluna koydu. “Gene geleceğinizi biliyorduk. Bekliyorduk, hazırlanıyorduk. Daha önce geleceğinizi sanmıştık.
“Hazırlanmak mı?” diye sordu Colin, kolunu çekerek. Robert kâğıtları katlayıp cebine koydu, Colin’e sanki onun sahibiymiş şeklinde tatlı tatlı baktı.
Biga Mutlu Son Masaj Salonu
Colin mevzuşmak ü zere ağzını açtı, bir an duraksadı, sonrasında çabucak sordu. “Benim resmimi niçin çektiniz?”
Robert’ in ağzı kulaklarına vardı. Geriye yaslanıp bir kolunu sandalyenin arkalığından sarkıttı, son aşama memnun sırıtıyordu. “Mary çok zeki. Ona yeterince zaman bırakmadığımı sanmıştım.”
Colin ısrar etti: ‘peki, ama ne anlamı var bunun?”
Tam o sırada bara yeni girmiş biri mü zik dolabına para atmıştı ve “Ha ha ha” yeni baştan, eskisinden daha da yü ksek sesle çalmaya başladı. Colin kollarını kavuşturdu, Robert ayağa kalkmış, masanın yarımdan geçen bir grup arkadaşını selamlıyordu.
Eve dö nerlerken -bu defa daha az kalabalık, yokuş aşağı bir sokaktan geçerek ve yolun bir kısmım kıyıdan yü rü yerek gidiyorlardı- fotoğraf mevzusunda ve hazırlık kelimesinin anlamı ü stü nde Robert’i sıkıştırmaya çalıştı Colin. Ancak çok keyifli olan Robert hep yan çizdi. Yanıtlayacağına, dedesinin, babasının ve kendisinin de gittikleri berber dü kkânını gö sterdi, sözı korkunç uzatarak ve parodiye kaçan bir ciddiyetle deniz kirliliğinin nasıl balıkçıları işsiz bıraktığından, hayatlarını kazanmak için garsonluk yapmak mecburiyetinde bırakıldıklarından sö z etti.
Son yorumlar